KAMUOYUNA ACİL DESTEK ÇAĞRISI: ÖĞRENCİLERE YÖNELİK KEYFİ TUTUKLAMALARA SON VERİLSİN!
KAMUOYUNA ACİL DESTEK ÇAĞRISI: ÖĞRENCİLERE YÖNELİK KEYFİ TUTUKLAMALARA SON VERİLSİN!
Türkiye’nin, 2009 yılından beri artan bir ivmeyle, devletin ve iktidar partisi AKP’nin her türlü toplumsal muhalefeti sindirme çabasina sahne olduğunu görüyoruz. Bu tasfiye politikasının temel araçlarından biri olarak “terör” kavramı ve “terörle mücadele” adı altında yapılan keyfi tutuklamalar ön plana çıkmaktadır. Son yıllarda, farklı kesimlerdeki farklı muhalif grupları siyaset sahnesinden ve genel olarak toplumsal hayattan çekmek amacıyla Ergenekon, KCK, Balyoz, Devrimci Karargâh gibi şemsiye davalar açılmıştır. Pek çok muhalif bu davalar kapsamında, belirli örgütler ile aralarında kurulan suni bağlantılar gerekçe gösterilerek tutuklanmıştır.
Ülkenin “demokratikleşme yolunda adımlar attığına” dair uluslararası basında yer alan ifadeler ise hem gerçeklikten uzak, hem de yanıltıcı olmaları ölçüsünde kaygı vericidir.AKP, yargısından yürütmesine, yasamasından güvenlik birimlerine, devletin her kademesi üzerinde egemenlik kurarak devletle partiyi bir bütün haline getirmiştir. Polis, yargı ve medya ile arasındaki işbirliği, hükümete ancak otoriter rejimlerde rastlanabilecek türden bir denetimsizlik ve serbesti sunmaktadır.
Sadece son birkaç yılda, Terörle Mücadele Kanunu (TMK) kapsamında tutuklanan kişi sayısı 13.000’i bulmuştur. Tüm dünya genelinde toplam 35.000 kişi terör suçlamalarından tutuklu bulunurken, bu sayının üçte birini tek başına Türkiye’nin oluşturması, gelinen durumun ciddiyetini gözler önüne sermektedir. Tutuklanan ve yargılananların içinde milletvekilleri, belediye başkanları, parti yöneticileri, insan hakları savunucuları, akademisyenler ve gazetecilerin yanı sıra, 600 kadar da öğrenci olduğu tahmin edilmektedir.
Öğrencilere isnat edilen terör örgütü üyeliği yahut propagandası suçlamaları, muhalif eylemlere katılmak, pankart taşımak, makale yazmak ve hatta poşu takmak gibi eylemlerle gerekçelendirilmektedir. Telefon dinlemeleri ve teknik takipler sonucu evlere yapılan baskınlarda el konulan afiş, pankart, kitap, fotoğraf, poşu, şemsiye gibi eşyalar, öğrencilerin “kuvvetli suç şüphesi” sebebiyle tutuklanmasına delil teşkil eder hale gelmiştir. Öğrenciler bir kez tutuklandıktan sonra, kendilerine yöneltilen suçlamaları içeren iddianamelerin hazırlanması ve mahkeme önüne çıkarılmaları aylarca sürebilmektedir. Uzun yargılama ve tutukluluk süreleri, dolaylı bir mahkûmiyet haline getirilmiştir. Bu süreçte, tutuklu öğrenciler hem cezaevlerinde ağır fiziksel ve manevi baskılara maruz kalmakta, hem de yüksek öğrenim haklarından yoksun bırakılmaktadır.
Biz, aşağıda imzası olanlar, TMK kapsamında tutuklu bulunan tüm öğrencilerin davalarının takipçiyiz. Öğrencilere yönelik keyfi tutuklamaların son bulmasını, tutuklu bulunanlar için cezaevi koşullarının iyileştirilmesini, tutukluluk süresince yaşadıkları eğitim hakkı ihlallerinin durdurulmasını, artık bir tür dolaylı mahkumiyete dönüşmüş olan uzun yargılama sürelerinin kısaltılmasını ve bu öğrencilerin serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Toplumsal muhalefetin tüm kesimlerine yönelik siyasi baskının son bulması için, hem Türkiye hem de uluslararası kamuoyunu duyarlılığa ve desteğe çağırıyoruz.
URGENT APPEAL: STOP ARBITRARY DETENTIONS AGAINST STUDENTS IN TURKEY!
Since 2009, we have been witnessing an intensified effort by the Turkish state, and governing Justice and Development Party, to silence all public opposition in Turkey. One of the main pillars of this suppression policy is the concept of “terror” and the arbitrary arrests under the guise of “fighting terrorism”. In the past few years, the Turkish state has fabricated various “terrorist” organizations such as Ergenekon, KCK, Balyoz and Devrimci Karargah to silence public dissent and to erase political opposition from all aspects of social life. Many opposition activists have been arrested on false allegations that they are associated with these organizations.
The image portrayed by the foreign press that Turkey is “taking solid steps towards a more advanced democracy” is both misleading and highly alarming. The ruling Justice and Development Party has established control over all state branches including the legislative, executive, judiciary and the security forces, thus unifying the ruling party with the Turkish state. The tacit cooperation between the police, the judiciary and the media currently arms the government with a total lack of restraint and accountability that can only be witnessed under authoritarian regimes.
Over the last couple of years, nearly 13.000 people have been arrested under the auspices of the Anti-Terror Law. Throughout the world, a total of about 35.000 people are currently imprisoned due to ‘terror’ charges. The fact that almost one third of these detainees are in Turkey alone demonstrates the alarming extent of the problem. Those arrested and prosecuted under the Anti-Terror Law include parliament members, mayors, political party leaders, human rights activists, scholars and journalists, as well as an estimate of around 600 students.
The accusations of terrorist organization membership and terrorist propaganda against students are based on activities such as participating in anti-government demonstrations and rallies, carrying political banners, writing political articles and even carrying the Palestinian scarf (poşu). Phone wiretapping and technical monitoring activities carried out by the police are commonly followed by house raids to student homes in which items like posters, banners, books, photos, scarves, umbrellas are confiscated as indications of “highly probable criminal suspicion” and considered sufficient evidence for detentions. Typically, it takes several months until the indictments listing the official charges against detained students are first presented and a court hearing takes place. As such, extended trial and imprisonment periods effectively translate into an indirect conviction. During this long period, students are subjected to heavy physical and mental harassment, as well as being deprived of their right to education.
We, the signatories of this petition, closely follow the trials of all the students arrested under the auspices of the “Anti-Terror Law”. We demand that the Turkish government take the necessary steps to stop arbitrary detentions of students, to improve the conditions of those imprisoned, to acknowledge their right to education, to shorten the trial periods which effectively turned into actual criminal sentences, and to release all detained students immediately. In order to stop the political repression on all segments of social opposition in the country, we urge both the Turkish and the international public to express their solidarity and support our cause.
Comment